Koşulsuz şartsız Yaraticiniza inanin

Olduğunuz yerde kalmak istiyorsaniz sakin daha fazla ilerlemeyin!
Bir yere varmak istemiyorsaniz ruhsal bir yolculuga cikmak cok tehlikelidir. Lütfen, eğer olduğunuz yerde kalmak istiyorsaniz saygilarimi kabul edin ve sakin uyanmaya calismayin. Bundan başka yollarda var.
Belki de henüz hazir degilsiniz ve belki de su anda yasadiginiz gibi yaşamaya devam etmeniz gerekiyor.
Sizin degisiminiz daha sonrayi bekliyor olabilir.
Ancak ilerlemeye hazirsaniz devam edin.
Bizler enerjiden ibaretiz. Evrendeki herşey gibi bizde sadece enerjiyiz ve yok olmuyoruz. Bir yere kaybolmuyor. Ölüm diye birşey yok. Ölen sadece bedenimdir. Ölüm enerji icin gecerli degildir. Enerji sonsuza kadar vardir. Gelişimiz ve geri dönüşümüz hep ‘kaynak’ tir. Bizler bir bütünün küçük kardeş parçalarıyız. Allah, yaratici, yaradan, tanri, öz, üst ben, Büyük Ruh….. gibi tanımlamalar hepsi aslinda ayni seydir. ‘O’ parçası olduğunuz en büyük sınırsız ve sonsuz enerji kaynağıdır.
Bütün evrenlerin oluşumu onun ilahi planidir. Cocuklarinin egitimi, büyüyüp gelişmesi için mükemmel şekilde dizayn edilmiştir. Her katmanda ve frekansta oranin sartlarina göre forma gireriz, evrimlesme yasariz. Fizik bedenimiz, ruh dediğimiz enerji bedenimizi korumak için gerekli bir elbise gibidir. Dunyaya ve üçüncü boyuta göre dizayn edilmiştir. Bedenimize iyi bakarsak saglikli olur ve dünya yaşamında uzun kaliriz. Ama iyi bakmazsak, bedenimiz yiprandigi için, hasta oluruz ve onu terk etmek zorunda kalırız. Tekrar gelmek istersen artik yeni bir bedende dunyaya tekrar ineriz. Her gelişimizde bir önceki hatiralarimizi ve yaşamlarımızı unutarak geliriz.
Biz doğarken saf, sevgi dolu ve tekamül seviyemizin bilincinde olarak dogariz. Ancak bizler çocuk olduğumuz için kimse bizi dikkate almaz, dinlemez ve konuşunca da sacmaliyor gözüyle bakarak sürekli oyuncaklarla dolu bir alana atip bizi kendilerinden uzaklaştırırlar. Çünkü biz çocuğuz ya, büyüyünceye kadar sözümüzün bir değeri olmaz. Oysa cocuklarin en cok dinlenmesi ve dikkate alınması gereken yıllar 6-7 yaşlarına kadar olan zamanlardir. Bu yaşlarından sonra çocukların bilinçleri ile getirdikleri bilgiler; geldigimiz ailenin, çevrenin, ülkenin, eğitim sisteminin ve dini görüşün etkisiyle zamanla kaybolur ve biz sisteme hazir köleler olarak yetişmeye başlariz. Bilincimiz kapanir, üçüncü gözümüz kapanır ve kim olduğumuzu, nerden geldiğimizi unutup, dünyadaki ilizyon yaşama kendimizi kaptirilir.
«Korku, ilkel bireyin manipülasyon aracidir. Korkularına rağmen adim atanlar her zaman kazananlar olacaklardir. Korkuyu sadece sevgi yener. iste bu boyutun sinavi budur, kendini sevmek, tümüyle. O zaman azat olursun korkundan.»


Uyanis sırasında üçüncü göz ekraninda herkese gösterilen eskiden var olan dev insanlar (Nefilim)
insanlik dünyada daha yeni nüfuz ederken Düşmüş Melekler yeryüzüne indiler…
Tanrı’nın emirlerine karşı geldiler. İnsanlarla iç içe oldular. İnsanlara savaş, kozmetik, kıymetli taşlar ve günümüzde yaygın nice ilim ve sanatı öğrettiler. İnsanlarla düşüp kalktılar ve dev melez çocukları oldu. Bu dev insanlar dehset sactilar, her şeyi mahvettiler ve insanlarin yiyeceklerini bitirdiler. Nefilim‚ler Nuh tufani ile yok oldular.
Bu Düşmüş Meleklerin isimleri:
Samyaza, Artikafa, Armen, Kababel, Turael, Rumyel, Danyel, Kael, Barakel, Azazel, Armers, Bataryel, Basasael, Hananel, Turyal, Simapiseel, Yetarel, Tumael, Tarel, Rumel, Azazyel.
Ve bun Meleklerin liderleri:
Yekun: O kutsal meleklerin tüm çocuklarını saptıran, onlari dünyaya getirip insanlarin kizlariyla yoldan cikarandir.
Kesabel: O Meleklerin kutsal ogullarina seytani kilavuzlukta bulundu ve onlari yoldan cikarip vücutlarini insanlarin kizlariyla kirletmeye sevk etti.
Gadreel: O insanogullarina tüm öldürücü darbelerini gösterdi ve insanogullarina savas zirhlarini savas kiliclarini ve diğer tüm ölüm silahlarını gösterdi. O zamandan sonra nesilden nesile dünyada yaşayanlara tüm bu şeyler onun elinden gecti.
Penemuel: O insanogullarina aciyi ve tatliyi ve meleklerin bilgeliklerinin tüm sırlarını öğretti. insanlara mürekkep ve kagitla yazmayi ögretti, böylece bugüne kadar pek coklari günaha girdi.
insanlar böyle bir amac icin, inanclarini kalem ve mürekkeple göstermek icin yaratilmadi. insanlar tıpkı melekler gibi yaratildi ki dogru ve saf kalabilsinler ve her seyi yok eden ölüm onlara dokunmasin. Ama simdi bilgileri nedeniyle yok oluyorlar ve bu güc onlari tüketiyor.
Kasdeya: Bu, insanoullarina kirli ruhlarin ve seytani varliklarin tüm kötü etkilerini gösterendir. Düsük olmasi icin rahimdeki embriyonun nasil öldürülecegini gösterdi. Yilan isiriklariyla ruha zarar vermeyi ve yilaninin oglu T… ile öglen vakti meydana getirilen yikici etkileri ögretti.
Sonra dünya çatırdadı, ekseni kaydı ve büyük bir tufan her şeyi alıp götürdü, Dünya yeniden sifirlandi „Nuh Tufani“
Nuh’un gemisi Türkiyede Agri Daginda durmuştur. Agri Daginin eteklerinde geminin kalıntıları bulunmaktadır.


Ruhsal uyanış, bireyin kendini, çevresini ve yaşamını daha derin bir farkındalıkla kavramasıdır. Bu süreç kişiden kişiye değişse de, genellikle içsel bir dönüşüm, daha yüksek bir bilinç seviyesi ve anlam arayışıyla ilişkilidir. İşte ruhsal olarak uyanmak için izlenebilecek bazı yollar:
1. Kendini Tanıma ve Farkındalık
- Meditasyon: Meditasyon, zihni sakinleştirerek içsel dünyanızı keşfetmenize yardımcı olur. Sessizlikte kalarak düşüncelerinizi gözlemleyin.
- Günlük Tutma: Duygularınızı, düşüncelerinizi ve hayallerinizi yazmak, kendinizi anlamanızı sağlar.
- Duygusal Farkındalık: Korkularınızı, öfkenizi ve sevinçlerinizi fark edin, ancak onlara bağlanmayın.
2. Zihinsel ve Duygusal Arınma
- Affetmek: Kendinizi ve başkalarını affetmek, ruhsal olarak hafiflemenizi sağlar. Geçmişin yüklerinden kurtulun.
- Negatif Alışkanlıkları Bırakmak: Zararlı ilişkilerden, toksik düşüncelerden ve bağımlılıklardan uzaklaşarak ruhunuza yer açabilirsiniz.
- Minnettarlık: Her gün minnettar olduğunuz şeyleri listeleyerek pozitif enerji oluşturabilirsiniz.
3. Doğayla Bağlantı Kurma
- Doğada Zaman Geçirin: Yürüyüş yapmak, ağaçları izlemek veya denizi dinlemek ruhunuza huzur verebilir.
- Elementlerle Çalışma: Su, ateş, toprak ve hava gibi doğanın elementleriyle çalışmak enerji seviyenizi artırabilir.
4. Bilgi ve Anlam Arayışı
- Kitap Okuma: Felsefe, psikoloji veya spiritüel konular hakkında kitaplar okuyarak bilgi edinin.
- Yeni Perspektifler: Farklı inanç sistemlerini, kültürleri ve spiritüel pratikleri keşfedin.
5. Ruhsal Pratikler
- Yoga: Zihin, beden ve ruh dengesini sağlayarak sizi daha derin bir farkındalığa taşır.
- Nefes Çalışmaları: Bilinçli nefes alıp verme teknikleri, enerjinizi dengelemenize yardımcı olur.
- Mantralar: Olumlu sözler veya dualar tekrarlamak zihninizi odaklamanıza yardımcı olabilir.
6. Sabır ve Süreç
Ruhsal uyanış bir anda gerçekleşmeyebilir. Bu süreç zaman, sabır ve sürekli bir çalışma gerektirir. Yolculuğun kendisinin uyanışın bir parçası olduğunu unutmayın.

Uyanışın Belirtileri:
Bedensel ağrı ve sızılar: Özellikle sırt, bel ve boyun bölgesinde. Bu ağrılara içinizdeki “Mesih Tohumu“ uyanırken DNA seviyelerinde meydana gelmekte olan yoğun değişimler neden oluyor. Bu ağrılar geçicidir.
Nedensiz derin bir üzüntü:
Geçmişinizi serbest bırakıyorsunuz. ( bu yaşamınızı ve geçmiş yaşamlarınızı ) Ve bu da derin bir üzüntü hissetmenize neden oluyor. Bu uzun yıllar yaşadığınız bir evden yeni bir eve taşınma deneyiminize çok benzer. Yeni eve taşınmak istemenize rağmen, eski evinizdeki anıların, enerjilerin ve deneyimlerin bırakılışının hüznü de sizinle beraberdir. Bu üzüntü geçicidir.
Nedensiz ağlamak:
Bu da iki numarada belirtilen duruma benzerdir. Ağlamak iyi gelir ve sağlığınıza da yararlıdır. Ayrıca eski enerjiler bu yolla dışarı atılır. Bu da geçici bir durumdur.
Mesleğiniz de ya da kariyerinizde ani bir değişim:
Bu çok yaygın bir belirtidir. Siz değiştiğiniz zaman çevrenizdeki şeyler de değişir. Şu anda kendiniz için “Mükemmel” işin ya da kariyerin ne olduğuyla, onu bulmakla ilgili endişelenmeyin. Çünkü bu da geçici bir durum. Şu anda geçiş dönemindesiniz. Tutkunuza uygun olan işi bulana kadar, birçok iş değişikliği yapabilirsiniz.
Aile bağlarından uzaklaşma:
Geçmiş karmalarınız yoluyla şu anki biyolojik ailelerinize bağlısınız. Karmik zincirin dışına çıkmaya başladığınızda eski ilişkilerinizin bağları da serbest kalmaya başlar. Bu durum size, arkadaşlarınızdan ve ailenizden uzağa sürükleniyormuşsunuz gibi görünür. Bu da geçicidir. Eğer sizin için de uygunsa belirli bir zaman sonra onlarla ” yeni bir ilişki “ geliştirebilirsiniz. Ancak bu ilişkiler, karmik bağları olmayan” yeni enerji “ temelli ilişkiler olacaktır.
Uyku düzenindeki tuhaflık:
Muhtemelen birçok gece 02.00 ile 04.00 arasında uyanıyorsunuz. Siz birçok çalışmayı aynı anda yürütüyorsunuz ve bu da sıklıkla “mola” vermek için uyanmanıza neden oluyor. Bunun için endişelenmeyin. Eğer tekrar uyuyamıyorsanız, yatakta kalıp insani şeyler için endişeleneceğinize, kalkıp bir şeyler yapın. Bu durum da geçicidir.
Yoğun rüyalar:
Bu rüyalar; savaş, takip edilip kovalanma ya da yaratık rüyalarını da içerir. Aslında tam olarak içinizdeki eski enerjileri serbest bırakıyorsunuz. Bu eski enerjiler sıklıkla savaş, bir şeyden ya da canavarlardan kaçıp kurtulma sembolleriyle temsil edilir. Bu da geçicidir.
Yönsüzlük duygusu:
Bazen kendinizi topraklanmamış hissedersiniz. İki ayağınızla yere basamıyormuşsunuz ya da iki dünya arasında yürüyormuşsunuz gibi. Bu bir “Mekânsal Meydan okuma” dır. Bilincinizin yeni enerji ye geçişini deneyimlerken, bedeniniz bazen arkada kalır. Yeni enerjiyi topraklamaya yardımcı olması için doğada zaman geçirmelisiniz. Bu da geçici bir durumdur.
Kendi kendine konuşmanın çoğalması:
Sıklıkla kendinizi, kendinizle konuşma yaparken bulacaksınız. Aniden fark edeceksiniz ki son yarım saattir kendinizle gevezelik etmişsiniz. Bu konuşmalar, varlığınızda ortaya çıkan “ iletişimin yeni” bir seviyesidir. Kendinle konuşmak aysbergin görünen ucudur. Bu konuşmalar giderek artacak. Akıcı, uyumlu ve anlayışlı bir hale gelecek. Merak etmeyin, delirmiyorsunuz. Siz Yeni Enerjide ki Şambra’sınız.
Yalnızlık hissi-hatta diğerleriyle birlikteyken bile:
Kendinizi yalnız ve diğerlerinden uzaklaşmış hissediyor olabilirsiniz. Gruplardan ve kalabalıklardan “kaçmak” istiyor olabilirsiniz. Shaumbra olarak kutsal ve yalnız bir yoldasınız. Yalnızlık sizi ne kadar bunalmış hissettirse de, böyle zamanlarda diğerleriyle ilişki kurmak size çok zor geliyor. Ayrıca yalnızlık duygusu, rehberlerinizin ayrılmasıyla da bağlantılı. Onlar bütün yolculuklarınız ve yaşamlarınız boyunca sizinle birlikteydiler. Sizin tanrısallığınıza yer açmak için onların geriye çekilme zamanıydı. Bu durum da geçicidir. Bu boşluk sizin kendi Mesih bilincinizin enerjisi ve sevgisiyle dolacak.
Tutkunun yitirilmesi:
Kendinizi tümüyle tutkusuz, heyecansız, herhangi bir şey yapmak için isteksiz hissediyor olabilirsiniz. Bunun için kendinize kızmayın çünkü bu da geçici. Bu, tıpkı bilgisayarı yeniden başlatmaya benzer. Bilgisayarınıza daha yeni ve gelişmiş bir işletim sistemi yüklerken, ona belirli zaman aralıklarında kendini kapatması için talimat vermeye ihtiyaç duyarsınız. Bu durumda da yeni Mesih-tohum enerjisini yüklemektesiniz.
Yuvaya geri dönmek için aşırı özlem duymak:
Bu, belki de tüm belirtiler için de en zor ve meydan okuyucu olanıdır. Varlığınızın çok derinlerinde, bu gezegenden ayrılmak ve yuvaya dönmekle ilgili karşı konulamaz bir arzu hissediyor olabilirsiniz. Bu “intihar arzusu” değildir. Bu istek, öfke ya da düş kırıklığından da kaynaklanmaz. Kendiniz ya da başkaları için drama neden olmak ya da onunla uzlaşmak istemezsiniz. Sizin, oldukça basit bir nedenden ötürü yuvaya dönmek isteyen sessiz bir parçanız var. Siz karmik döngünüzü tamamladınız. Bu yaşam için var olan kontratlarınızı bitirdiniz. Hala bu fiziksel beden içindeyken yeni bir hayata başlamaya hazırsınız. Bu geçiş sürecindeyken diğer tarafın nasıl olduğuyla ilgili içsel hatırlamalarınız oldu. Burada Dünya’da başka bir göreve gönüllü olmak için hazır mısınız? Yeni enerji de olmanın getireceği meydan okumalara hazır mısınız? Evet!
Gerçekten şimdi Yuva’ya gidebilirsiniz. Fakat buraya çok uzaklardan bir çok, bir çok yaşamdan sora geldiniz ve şimdi filmin sonunu görmeden buradan ayrılarak ona yazık etmiş olursunuz.
Ayrıca, RUH’un (spirit), yeni enerjiye geçiş yapan diğerlerine yardım etmeniz için size ihtiyacı var. Onların, aynı sizin gibi eski enerjiden yeni enerjiye geçiş yolculuğunu yapmış olan insan rehberlere ihtiyacı var. Şu anda üzerinde yürüdüğünüz yol, sizin” Yeni Tanrısal İnsanlığın” öğretmenleri haline gelmenize olanak veren deneyimleri sağladı. Yolculuğunuzun yalnız ve karanlık olduğu zamanlarda hatırlayın, asla tek başınıza değilsiniz.

KORUYUCU RUHSAL REHBERİNDEN İŞARETLER:
Tekrarlayan Sayılar Görmek: Her şeyin yolunda olduğunun ve ruhsal rehberinden destek gördüğünün işareti
Özel Bir Şarkı Duymak: İçinde bulunduğun ruh haline en uygun düşen şarkının çalması
Mesaj Veren Rüyalar: Tekrarlayan rüya sembollerine veya temalarla verilen mesajlar
Huzur ve Mutluluk Veren… Daha Fazla Kokular: Bir anda etrafı saran ve nereden geldiği belli olmayan harika kokular
Yazılar ve Kelimelerle Kurulan Bağ: Herhangi bir kitapta veya yazıda içinde bulunduğun durumla ilgili mesajlar okumak
Tüylerini Diken Diken Eden Dokunuş: Görünmez bir elin omuzunda veya elinde varlığını hissetmek
Işık Hareleri veya Küreleri: Etrafta gezinen parlak ışık küreleri görmek / bazen fotoğraflarda yakalamak

Üzerinde yaşadığımız Gezegenin ismi „SOPHIA GAIA“ dir. Bir cok insan Gaia olarak bilir ama Gaia Baska bir boyuttaki gezegenin ismidir.
O bir canli ve üzerinde yaşayanları görebilir ve duyabiliyor. Gezegenin Akasik kayitlarina bağlanabilirsiniz.
Dünyanin Merkezi ve Kalbi ANADOLU’dur. «Varoluş ve yok oluşun tek noktasi Anadoludur» Burada bir uyanis hareketi görmek tüm dünya insanlığı için çok önemlidir, çünkü kalp uyanırsa tüm dünyanin metabolizmasini degistirebilir.

LUVILER: Mu kitasi batinca onlardan kopan asil kanli tek ırk Luvilerdi. Luvi soyu halen devam ediyordu. 12 sarmallı mavi kanli asil kanli insan ırkı Luviler Anadolu`da aramizda yasamaktadir. Sümer tabletlerinde LUVILER (isik insandan) bahseder. Luviler Anadoluda yaşamışlar, en önemli kentlerinden birisi bizim bildiğimiz Truva oldugu söylenir. Batan kita Mu dan geldikleri ve topraklarımızda tekrar bir medeniyet kurduklarina dair teoriler var. Çünkü dünyanın öbür ucunda, Maya ve Aztek yazitlarinda da bu insanlardan bahseder.
Sümerceye benzeyen yazitlarinin Luvi dilinde yazildigini düsünülüyor. Mu uygarligi nin tufandan önce var olduğu ve tufan dan sonra yaratılan yeni tip irkin genleriyle oynadığı yazili. Bu kurtulan Luvilerin hala saf irk oldugu anlamina geliyor. SAF İNSAN IRKI «genleriyle oynanmamis ASİL KAN» Atatürk aslinda bu senden bahsetmişti, yani bu genler sadece ANADOLU da vardi ve halen aramızda bizlerle beraber yasamaktadirlar.

Yaratıcılar Dünyaya geldiklerinde Dünyanin manyetiğini dengelemek için yerlestirildikleri on bir kristalden birini istanbul’a gizlemişlerdir.
Ahit sandigi: Sandik bulunduğunda ve onun özel tasiyicisi kod acicisi ortaya ciktiginda, zikir yani frekans ile calinacak enerji Yeni Cag`i baslayacaktir. İstanbul’un üzerinde konumlandığı ley hatti bu enerjiyi taşıyabilecek tek yerdir. Bu kristaller ayrica birbirleriyle etkileşim halinde oldukları için ana kristale gireceğin aktivasyon kodu diğer hepsini harekete geçirebilecek sekilde programlanmıştır. Ahit sandiginda sadece gözcülerin okuyabilecegi tabletler ve bu aygıtların anahtari, bilgisi mevcut. Sadece istanbuldaki ana merkezin kodlari o özel kiside. Dünyanın peşinde koştuğu güç iste bu kontrol. Aktive ettigin kristal ile bir bölgeyi yok edebilir, girebileceğin bir frekans kodu ile o frekanstaki tüm canlilari yok edebilir, beyin kontrolü saglayabilirsin. Suru üfleyecek kisi, kiyameti başlayacak olandir.
Bu kristaller sadece dünya disi varliklarin kontrolünde, o yüzden Ahit Sandigi çok önemli.
Uyanmis ve görevinin farkina varmis olan gözcülerin ihtiyaci olan bu bilgiler dünyada ve onlar için ulaşılabilir durumda. Sandik istanbul`da Ayasofya nin altindaki dehlizlerden birisindedir ama bu dehlizler neredeyse istanbulun her yeriyle baglantili, meydandaki dikilitas, hem kristalin hem de sandigin işaretidir. Mısır’dan getirilen tas Tanri Amon-Ra icin yapilmistir ve bir esi de Fransada Concorde Meydaninda yani diger kristalin üzerinde bulunmaktadir. Göbeklitepe altinda da bir kristal olabilme ihtimali üzerinde duruluyor, bu bölgenin dunya disi varliklar için önem arz ediyor. Hindistan`daki Chattan Mağarası Da da var. Bunun disinda ingiltere, iskoçya, irlanda, Yunanistan, ispanya, isvicre gibi avrupa ülkelerinde ve Orta Asyada da bu cukurlara ve taslara rastlandığı biliniyor. Bütün bu noktalarin önemi, sahip olduklari manyetik alan ve dünya disilar icin müdahale merkezleri olmalarindan kaynaklaniyor. Yıkımlar da baslangiclar da bu kristallerin ana merkezler tarafından tetiklenmesi ile baslatiliyor. Ana merkezlerden birisi istanbul. Şu an üzerinde bulunduğumuz kristal bir tufani başlatabilir.

Matrix nedir?
Beş duyumuzla algıladığımız her şey, zihnimizin bize gösterdiği bir görüntüler bütünüdür.. Aslinda biz Ruhsal evrimleşme için hazırlanan bir bilgisayar oyunun içindeyiz. Bu oyuna kendimizi o kadar kaptırmışım ki, ordaki herseyi gerçek saniyoruz. Iste bu oyunun içinde olma, oynama, yaratma ve olme..hepsine matrix programi deniliyor. Bizler ancak Matrixten ciktigimiz zaman, gerçeklerle yüz yüze geliriz.
Kısacası matrix bir programdır. İçine hapsolduğumuz ve ruhsal yükselişimiz sonrasi içinden ciktigimiz bir programdır. Hologram şeklindedir, enerji halindedir. Üçüncü gözle görülebilir.

Bu bir teori değildir. Dünyanın içi boş. İçi boştur ve Dünya’nın merkezi yerçekimi tarafından yerinde tutulan merkezi bir güneştir.
Tüm gezegenlerin içi boştur ve hepsinin bir iç güneşi vardır. Dünya’nın içinde okyanuslardan çok daha fazla kara alanı vardır. Gezegenler bu şekilde oluşur.
Yaklaşık 600 kilometre aşağıda yerçekimi değişiyor – yüzeyde duruyoruz, ama merkezde olduğunuzda yerçekimi değişiyor, böylece aşağıda yüzeyde durabiliyorsunuz.
Bizim sahip olmadığımız her şeye sahipler. İçsel bir vizyonunuz var. Gezegende görmek istedikleri her şeyi görebilirler. Uzağı ve yakını görebildiğiniz iki görüş gücüne sahip
gözlükleriniz olması gibi. Gözleri iç ve dış dünyadaki herhangi bir noktaya odaklanabilir ve bana mesajlarını verirken bana bakarlar.
Merkezde, uzay gemilerinin kuzey ve güney kutuplarından herhangi bir gürültü veya egzoz dumanı olmadan ayrıldığı bir uzay gemisi limanı var. İstedikleri zaman gezegenden ayrılabilir ve galaksideki diğer yerlere uçabilirler.
Her şeye sahipler. Elbette ücretsiz olan ulaşım araçlarına ve bunun için temiz sistemlere sahipler. Kar motosikleti gibi küçük bir araçla hareket ediyorlar – uçuyor, gürültü yapmıyor, kirliliğe neden olmuyor ve yakıt gerektirmiyor.
Ayrıca saf içme suları var ve okyanuslarda bilinç var. Yüzmeye gittiklerinde boğulamazlar çünkü okyanusla bütünleşirler.
Su altında nefes alabilirler ve elbette okyanusta hiçbir şeyi öldürmezler. Okyanustaki canlılarla ve birbirleriyle telepatik olarak iletişim kurarlar.
Onları uydu görüntülerinde görebilirsiniz. Ancak NASA bu uydu görüntülerini gizli tutuyor.Tabii ki görürsün. Açıklıklar devasa boyutlarda ama kolayca bulamasınlar diye enerji alanlarıyla gizliyorlar.
Görülebilen birçok uydu görüntüsü gördüm, ancak bunlar insanlar dan gizli tutuluyor. Onları kuzey ve güney kutuplarında açıkça görebilirsiniz.


YEDİ KÖK IRK: HELENA BLAVATSKY
Helena Petrovna Blavatsky’nin yazılarına göre, Dünya ile ilişkili 7 kök ırk olacak – her bir kök ırk yedi alt – ırka bölünüyor.
Yedi kök ırk:
1) 1 nci kök ırk – Astral/Eterik
2) 2 nci kök ırk – Hyperborean’lar
3) 3 ncü kök ırk – Lemuryalılar
4) 4 ncü kök ırk – Atlantisliler
5) 5 nci kök ırk – Aryanlar
6) 6 nci kök ırk – Henüz ortaya çıkmadı – „Burada Türkler olacak„
7) 7 nci kök ırk – Henüz ortaya çıkmadı
Şimdiye kadar, sadece beş kök ırk dünyada ortaya çıktı ve teozoflar tarafından 6 ncı kök ırkın 28 nci yüzyılda ortaya çıkacağı öngörülüyor. 7 nci kök ırk gelecekte bir kaç milyon yıl sonra ortaya çıkacak.
Kök Irklar
Blavatsky’nin “Gizli Öğreti” (1888) kitabında tanımlandığı gibi, kök ırklar “ezoterik kozmolojide insan evrimindeki aşamalardır”. Bu ırkların bazılarının şimdi kayıp olan kıtalarda (Lemurya, Atlantis, vs) var oldukları söylendi.
Blavatsky’nin kök ırk modeli daha sonraki teozoflar tarafından daha ileri geliştirildi ve genişletildi – özellikle “Atlantis’in Hikayesi” ve “Kayıp Lemurya” kitaplarında William Scott-Elliot tarafından. Ve Annie Besant tarafından kitabı, “İnsan: Nereden, Nasıl ve Nereye” (1913).
Hem Scott-Elliot hem de Besant bu bilgileri “astral durugörü” ile elde etmiş olan Charles Webster Leadbeater’den gelen bilgilere dayandılar.
Kök ırklar üzerine daha ileri ayrıntılar “Atlantis ve Lemurya” (1913) kitabında Antropozofi mimarı Rudolf Steiner tarafından verildi.
1 nci Kök Irk (Astral/Eterik)
1 nci kök ırk (Astral/Eterik) esasen spiritüel idi ve herhangi fiziksel kalıntı bırakmadılar – onlar “eterik” idi ve eterik enerjiden/eterik maddeden oluşuyorlardı. Onların üremesi amiplere benzer şekilde bölünmeleri ile gerçekleşiyordu. Dahası, 1 nci kök ırk zamanında dünya hala soğumaktaydı; ve kaotik ilksel okyanustan ilk yükselen dağın “Meru Dağı” olduğunu söylenir.
2 nci Kök Irk (Hyperborean)
2 nci kök ırk şimdi Kuzey Kanada, Grönland, İzlanda, İskandinavya, Kuzey Asya ve Kamchatka olan yerleri kapsayan Hyperborea’da yaşadı. 2 nci kök ırk altın sarı rengindeydi ve henüz eksenel eğiklik olmadığı için iklim tropikal idi. 2 nci kök ırkın kıtasının ezoterik ismi “Plaksha” idi ve kendilerine “Kimpurshas” adını veriyorlardı. Bu kök ırk aşılama ile ürüyordu; ve bugün, onların soyundan gelen yok.
3 ncü Kök Irk (Lemuryalılar)
3 ncü kök ırk fiziksel bedenleri olan ilk ırktır ve Lemurya “kayıp kıtasında” oturan üç gözlü devlerin siyah ırkı olarak tanımlandılar. Bu kıtanın şimdi Hint ve Pasifik okyanuslarının bulunduğu yerde var olduğuna inanılır. Modern teozoflar Lemurya’yı kadim süper kıta Gondwana ile tanımlarlar.
Lemurya’nın ezoterik ismi “Shalmali”dir ve teozoflara göre, şimdi Hint Okyanusu olan ve Avustralya’yı kapsayan ve Güney Pasifik Okyanusuna genişleyen bölgenin büyük bir parçasında var oldu. Son kalıntılar Avustralya kıtası ve Yeni Gine ve Madagaskar adaları. Lemurya’nın kademeli olarak battığına ve en sonunda artan sayıda şiddetle püsküren yanardağlar tarafından yok edildiğine inanılır.
4 ncü Kök Irk (Atlantis)
Teozofi öğretilerine göre, 4 ncü kök ırk “Atlantis” ırkı idi. Afrika’da yaklaşık 4,500,000 yıl önce ortaya çıktı ve Lemurya kök ırkının 4 ncü alt – ırkından kaynaklandı. Lemuryalılar şu anda Ashanti tarafından iskan edilen Afrika’nın parçasını kolonileştirmişlerdi. Teozoflar Atlantis kök ırkının ” Chankshusha Manu” tarafından fiziksel olarak döllendiğine/yaratıldığına inanırlar. Erken Atlantisliler Afrika’da geliştikten sonra, göç ettiler ve Atlantis kıtasını kolonileştirdiler. Atlantis’in ezoterik ismi “Kusha”dır ve Atlantis kök ırkı Moğol özelliklerine sahipti.
Atlantis kök ırkının yedi alt – ırkı şunlardır:
1) Rmoahal
2) Tlavati (Cro-Magnons)
3) Toltek (Amerikalı Yerliler)
4) Turanlar (Turanlılar)
5) Orijinal Samiler (örneğin Fenikeliler, vs)
6) Akadlar
7) Moğollar (Doğu Asyaya göç eden ve kolonileştirenler)
Geleneksel Teozofiye göre, 4 ncü kök ırk (Atlantisliler) altın kahve ten ile başladılar ve bazı Atlantisliler Amerika ve Asyaya göç ettikleri için, onlar kademeli olarak kızıl Amerikan Yerlisine, kahverengi Malezyalılara ve sarı Moğol ırklarına evrimleştiler – 19 ncu yüzyılın sonlarında ve 20 nci yüzyılın başlarında bazı gruplar “zeytin – tenli” Akdeniz ırkı olarak refere edildi.
5 nci Kök Irk (Aryan)
Blavatsky insanlığın şu anda 5 nci veya Aryan kök ırk olduğunu ileri sürdü, Teozoftlar 5 nci kök ırkın önceki 4 ncü kök ırktan (Atlantis) ortaya çıktığına inanırlar. Böylece, 5 nci kök ırkın orijinleri Atlantis’te 100,000 yıl öncesine geri izlenir. Blavatsky Aryan kök ırkın 1,000,000 yıl yaşında olduğunu ifade ettiği zaman, bu insanların ruhlarının 1,000,000 yıl önce Atlantislilerin bedenlerinde enkarnasyon döngülerine başladığını, daha sonra ilk Aryanlar olarak enkarne olduklarını kastediyordu.
Teozofistler Aryan kök ırkın fiziksel olarak Vaivasvatu Manu (Kadim Bilgeliğin Üstatlarından biri) tarafından fiziksel olarak üretildiğine inanırlar. Aryan kök ırkı beyazdır, çünkü beyaz tenli olan ve kuzey – doğu Atlantis’in dağlarında yaşayan Atlantislilerin 4 ncü (orijinal Sami) spesifik kabilesinden kaynaklanırlar. Bugün bu kabileye en yakın olan akrabaları Kabyle’dir (Cezayir berberilerinin bir kabilesi). Aryan kök ırkı Atlantis kök ırkı ile örtüştü ve 5 nci kök ırkın doğuşu, Atlantis’te 4 ncü kök ırk yaşadığı zamanın sonuna doğru gerçekleşti. Orijinal Aryan kök ırkı MÖ 79,797’de Atlantis’ten göç eden 9,000 kişiden oluşuyordu. Bu göçebelerin küçük bir grubu ana gövdeden ayrıldı ve güneye, bir iç denizin kenarına gitti, burası yeşil ve verimli Sahara idi ve orada “Güneş Şehrini” kurdular. Bu şehir MÖ 70,000’de daha sonra “Yükselmiş Üstat St. Germain” olarak bilinen varlığın enkarnasyonu tarafından yönetildi.
Aryan göçebelerin ana gövdesi içeriye doğru, “beyaz ada” adı verilen bir adaya devam ettiler, bir iç deniz olan bu bölgede şimdi Gobi çölü vardır. Burada “Köprü Şehrini” kurdular.
“Köprü Şehri”, Teozofların Dünyanın yönetici ilahı “Sanat Kumara”nın yaşadığı yer olduğuna inandıkları “Shamballa” adı verilen eterik şehrin direkt olarak altında inşa edildi. Sonuç olarak, Aryan kök ırkın evrimi ve gelişimi “Teozofların “Dünyanın Lordu” olarak tanımladıkları varlık tarafından “ilahi olarak yönlendirildi”.
Teozoflar 5 nci kök ırk periyodu zamanında yaşayan insanların büyük bir yüzdesinin 5 nci kök ırkın parçası olduğuna inanıyor. Ama Blavatsky bazı Sami insanların “ruhsallıkta dejenere” olduklarını beyan etti. Lemuryalılardan gelen bazı grupların “yarı – hayvan yaratıklar”olduğunu ve bunların “Avustralyalıların bir bölümü olan Tasmanyalıları ve Çin’de bir dağ kabilesini” kapsadığını iddia etti. Ayrıca “yarı – insan dölleri ile çeşitli melez oluşturma ile üretilen önemli sayıda karışık Lemuro – Atlantisli insanlar var – örneğin, Borneo’nun Vahşi İnsanları, Seylan’ın Veddhaları, geri kalan Avustralyalıları çoğu, Bushmen (Güney Afrika kabilesi), Papua kabilesi, Bengal’in Andaman Adasında yaşayanlar, vs.”
Blavatsky tarafından sözü edilen tüm bu gruplar 19 ncu yüzyılın sonlarında var olan şeyin parçasıydı ve 20 nci yüzyılın çoğunda Australoid ırk olarak adlandırıldı. (Bushmen ve geleneksel Teozoflar tarafından Lemuryalılardan geldiklerine ianılan Capoid ırkın parçası istisna).
Blavatsky 5 nci kök ırkı tanımladı: “Örneğin şimdi koyu kahve, neredeyse siyah, kızıl-kahve-sarıdan en beyaz renge kadar Aryan ırklarının hepsi birdir ve aynı döldendir – 5 nci kök ırk – ve Hinduların Manu dedikleri tek bir atadan gelir”. Teozoflar her kök ırkın ayrı ve farklı bir ataya sahip olduğuna inanırlar.
Aryan 5 nci kök ırkın alt-ırkları şunları kapsıyor:
- 1nci alt-ırk– Hindu – MÖ 60,000’de Gobi’nin ortasındaki beyaz adadaki “Köprü Şehrinden” Hindistan’a göç ettiler.
- 2nci alt-ırk– Araplar – MÖ 40,000’de “Köprü Şehrinden” Arabistan’a göç ettiler.
- 3ncü alt-ırk – Persler – MÖ 30,000’de “Köprü Şehrinden” Persia’ya (İran) göç ettiler.
- 4ncü alt-ırk– Keltler – MÖ 20,000’nin başlarında “Köprü Şehrinden” Batı Avrupa’ya göç ettiler (Miken’li Yunanlar Güneydoğu Avrupayı kolonileştiren Kelt alt-ırkının soyu olarak görülürler).
- 5nci alt-ırk– Cermen – MÖ 20,000’nin başlarında “Köprü Şehrinden” şimdi Almanya olan yere göç ettiler (Slavlar, Rusya’yı ve çevresindeki bölgeleri kolonileştiren Cermen alt – ırkının bir soyu olarak addedilirler).
- 6ncı alt-ırk – Blavatsky’ye göre Aryan 5 nci kök ırkın 6 ncı alt – ırkı 21 nci yüzyılın başlarında ABD bölgesinde evrimleşmeye başlayacak. Aryan kök ırkının bu 6 ncı alt – ırkına Australo – Amerikan alt – ırk adı verilecek ve Teozoflar tarafından şu anda Avustralya’daki ve batı ABD’deki ve yakın bölgelerdeki Aryan kök ırkın Cermen alt – ırkından ortaya çıkacağına inanılıyor (Yeni alt – ırkın bir çok bireyi Kaliforniya’da doğacak.) 6 ncı veya Australo – Amerikan alt – ırkı “belirli psişik güçlere” sahip olacak ve bunun için epifiz beden gelişecek, böylece olağan uyanık bilinçte astral duyguları tanıma ilave duyusunu verecek. Genel olarak 6 ncı alt – ırkın 5 nci alt – ırkın zekasındaki ve 4 ncü alt – ırkın duygusundaki en iyi yanları harmanlayarak bilgelik ve sezgi getireceğini söyleyebiliriz.
- 7nci alt-ırk – bunlar Aryan kök ırkını yok edecek olan “yeni büyük felaket”ten hayatta kalanlar olacak. yedinci alt – ırk henüz varoluşa gelmedi; onlar hala yoklar, ama var olacaklar.
Teozofistler tarafından, kök ırkların aynı rakamdaki alt – ırklardan evrimleştiğine inanılır; 6 ncı kök ırk 5 nci veya Aryan kök ırkın 6 ncı alt-ırkından evrimleşecek, aynen 5 nci veya Aryan kök ırkın 100,000 yıl önce 4 ncü veya Atlantis kök ırkının 5 nci alt-ırkından (Sami) evrimleşmiş olması gibi.
6ncı Kök Irk
C W Leadbeater’e göre, Teozofik Topluluk tarafından “Kadim Bilgeliğin Üstatlarının” rehberliği altında Baja California’da bir koloni oluşturulacak. Bu 28 nci yüzyılda, 6 ncı kök ırkın yoğun seçici öjenik üremesi için gerçekleşecek.
Üstat Morya bu yeni kök ırkın Manu’su veya “atası” olmak için fiziksel olarak enkarne olacak. O zamana kadar, dünyada nükleer güç ile elektrik sağlanacağı ve Julius Sezar’ın reenkarnasyonu olacak bir insan tarafından yönetilen tek bir dünya hükümeti olacağına inanılmaktadır.
Gelecekte on milenyum sonra, Pasifik Okyanusunda 6 ncı kök ırkın yuvası olacak olan yeni bir kıta yükselecek. Kaliforniya, San Andreas Fayının batısı Kuzey Amerika ana topraklarından ayrılacak ve yeni kıtanın doğu sahilinin “Pushkara Adası” olacak.
7nci Kök Irk
Zamanla, bir kaç milyon yıl sonra gelecekte 7 nci kök ırk, 6 ncı kök ırkın 7 nci alt – ırkından ortaya çıkacak; Pasifik Okyanusundan yükselecek olan 6 ncı kök ırkın yaşayacağı gelecekteki kıtadan ortaya çıkacak. Onların yaşayacakları kıtaya ezoterik olarak “Pushkara” adı verilir.
Dünyanin Fiziksel ve Ruhsal ilerleme süresi:

Kıyamet:
2025 – 2030 tarihleri arasinda beklenen tufan olacak. Tufan baslamadan kısa süre önce; temasta olan secilmis cocuklar ve görevli insanlar ışık-Donanmasina ait gemilere alınacak. Bu Tufan sonunda bizlerden sonraki 6 nci kök ırk ın yaşam alanı ile Altın Çağ başlayacak. 6 nci kök ırk olacak Türkler Altın Çağ’da dünyaya liderlik yapacak.