Cep Telefonlarinin yerini alacak olan Neuralink 19 Eylül 2019 da Patentlendi
„Gelecekte telefon olmayacak, sadece Neuralink’ler olacak“
Tamamen implante edilebilir, kablosuz beyin-bilgisayar arayüzü (BCI) için bir araştırma tıbbi cihaz denemesi olan PRIME Çalışması, implant ve cerrahi robot güvenliğini değerlendirmeyi ve kuadriplejili kişilerin düşünceleriyle harici cihazları kontrol etmelerini sağlamak için BCI’mızın ilk işlevselliğini değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
Bu çalışma, beynin hareketleri planlayan bir bölümüne küçük, kozmetik olarak görünmez bir implant yerleştirilmesini içermektedir. Cihaz, kişinin nöral aktivitesini yorumlayacak şekilde tasarlanmıştır, böylece kişi sadece hareket etmeye niyet ederek bir bilgisayarı veya akıllı telefonu çalıştırabilir – kablo veya fiziksel hareket gerekmez.
Bu araştırma, insanlarda gerçekleştirilecek türünün ilk örneği olacak ve bilgisayar kontrolünü ve diğer yetenekleri potansiyel olarak geri yüklemek ve geliştirmek için BCI’mızı implante etmek ve kullanmak için daha güvenli, daha etkili yollar bulmamıza yardımcı olabilir.
Servikal omurilik yaralanması veya amiyotrofik lateral skleroz (ALS) nedeniyle her iki elinizi de kullanma beceriniz kısıtlıysa veya hiç yoksa bu araştırmaya katılabilirsiniz.


Nörolojik veriler için çip üzerinde ağ:
Özet: Burada açıklanan düzenlemeler, elektrotlar tarafından yakalanan beyin maddesindeki nörolojik olayları almak ve işlemek için kullanılan çiplerle ilgilidir. Bu tür çipler, nörolojik voltaj sinyallerini almak için bir dizi amplifikatör ve elektrot içerebilir; çip, amplifikatör dizisi ve bir denetleyici ile iletişim halinde olan bir yapılandırma devresi içerir; yapılandırma devresi, program talimatlarını almak ve amplifikatörlere bir voltaj eşiği talimatı vermek ve denetleyiciye yalnızca belirli amplifikatör satırlarından ve sütunlarından gelen sinyalleri iletmesi talimatını vermek üzere yapılandırılmıştır; denetleyici, amplifikatör dizisi ile iletişim halindedir; denetleyici, nörolojik voltaj sinyallerini veri paketlerine paketlemek üzere yapılandırılmıştır.
Devin: Yazılım Geliştirmede Devrim Yaratan Dünyanın İlk Yapay Zeka Yazılım Mühendisi: „Yapay Zeka geliştiren yapay Zeka„

Devin’in Ortaya Çıkışı: Tam Olarak Kim ya da Ne?
İlk olarak Cognition AI tarafından tanıtılan Devin, otonom kodlama aracıları alanında benzeri görülmemiş bir girişimdir. Benzerlerinden farklı olarak Devin, görevleri otomatik olarak tamamlamakla sınırlı değildir – dakikalar içinde tüm uygulamaları tasarlayabilir ve üretebilir.
Kabuğu, kod editörü ve web tarayıcısı ile birlikte Devin, yazılım mühendisliği sorunlarını çözen otonom bir ajan olarak işlev görüyor. Görevleri yerine getirirken, gerçek dünyadaki açık kaynaklı projelerde bulunan GitHub sorunlarını düzeltmede %13,86’lık şok edici bir başarı oranı sergilemiştir. Dahası Devin, alışılmadık teknolojileri öğrenmek ve yapay zeka modelini geliştirmek için orijinal programlamasının ötesine geçiyor.
Kodsuzluğun Geleceği: Nimet mi Lanet mi?
Bu devrim niteliğindeki yapay zeka aracının haberleriyle birlikte iş güvenliğine ilişkin spekülasyonlar artarken, bu aracın kökenlerine inmek çok önemli. Haklı olarak bir yapay zeka yeniliği olarak adlandırılan Devin’in potansiyeli tartışma götürmez. Ancak işsiz bir insan işgücünün habercisi mi?
Elbette, Devin gerçekten kodsuz bir geleceğe giden yolu açıyor. Kapsamlı yazılım uygulamaları oluşturma ve yayınlama becerisiyle, geleneksel geliştiricilerin gereksiz hale gelmesi ihtimali akıl almaz değil. Şu anda Google’ın Gemini’si ya da OpenAI’nin ChatGPT’si gibi büyük dil modelleri Devin’in yetenekleriyle boy ölçüşemiyor ve bu da Devin’in üstün programlamasının bir kanıtı.
Cognition’ın yapay zeka yazılım mühendisi Devin, otonom olarak kod yazabiliyor, hata ayıklayabiliyor ve dağıtabiliyor, işlevsel web siteleri ve videolar oluşturabiliyor.
ABD merkezli girişim, dünyanın ilk yapay zekâ yazılım mühendisi olduğunu iddia ettiği ürünü tanıttı.
Bu yazılım geliştirme asistanı, tek bir talimatı tamamen işlevsel bir web sitesine veya yazılım programına dönüştürme yeteneğine sahip.
Devin ayrıca hataları belirleyip düzeltebiliyor ve sorun giderme için gereken süreyi ve çabayı azaltıyor.
Diğer kodlama asistanlarının aksine Devin, sadece önerilerde bulunmak ve görevleri otomatik olarak tamamlamak yerine, tüm yazılım projelerini bağımsız olarak üstlenebilir.

Şimdi Devin’in neler yapabileceğine bir göz atalım:
- Devin bilmediği teknolojileri nasıl kullanacağını hızla öğrenebilir.
Örnek: Bir blog yazısını okuduktan sonra Devin, Sara için gizli mesajlar içeren görüntüler oluşturmak üzere Modal üzerinde ControlNet’i çalıştırabilir.
- Devin, uygulamaları baştan sona oluşturma ve dağıtma yeteneğine sahiptir.
Örneğin Devin, Game of Life’ı simüle eden etkileşimli bir web sitesi oluşturabilir. Kullanıcı tarafından talep edilen özellikleri eklemeye devam edecek ve ardından uygulamayı Netlify’a dağıtacaktır.
- Devin, kod tabanlarındaki hataları bağımsız olarak belirleyebilir ve düzeltebilir.
Örnek: Devin, Andrew’a açık kaynaklı rekabetçi programlama kitabının bakımı ve hata ayıklamasında yardımcı olabilir.
- Devin kendi yapay zeka modellerini eğitebilir ve ince ayar yapabilir.
Örnek: GitHub’daki bir araştırma deposuna yalnızca bir bağlantı ile Devin, büyük bir dil modeli için ince ayar yapabilir.
- Devin, açık kaynak depolarındaki hataları ve özellik isteklerini ele alabilir.
Örnek: Sadece bir GitHub sorununa bağlantı sağlayarak, Devin tüm kurulumu halledecek ve gerekli bağlamı toplayacaktır.
- Devin, olgun üretim depolarına katkıda bulunabilir.
Örnek: SWE-bench kıyaslamasının bir parçası olarak Devin, sympy Python cebir sistemindeki logaritma hesaplamalarını içeren bir hatayı çözer. Tüm kurulumu gerçekleştirir, hatayı yeniden üretir ve düzeltmeyi kendi başına kodlar ve test eder.
- Devin gerçek işler üzerinde çalışabilir.
Ayrıca Devin, bir bilgisayarla görme modelini çalıştırmak için kod yazma ve hata ayıklama gibi gerçek dünya görevlerini de üstlenebilir. Ayrıca veri toplayabilir ve sonuçlardan raporlar oluşturabilir.

Yakin Zaman içerisinde kullanacagimiz Hidrojen Nedir ve Nasıl Çalışır?
Hidrojen, boru hatlarıyla ve gemilerle sıvı halde taşınabilir. Elektriğine ve metana dönüştürülerek evler veya yem sektörü için enerji üretebilir veya arabalarda, kamyonlarda, gemilerde, trenlerde ve uçaklarda yakıt olarak kullanılabilir.
Hidrojen, sembolü H, atom numarası 1 olan kimyasal bir element. Standart sıcaklık ve basınç altında renksiz, kokusuz, metalik olmayan, tatsız, oldukça yanıcı ve H2 olarak bulunan bir diatomik gazdır. 1,00794 g/mol’lük atomik kütlesi ile tüm elementler arasında en hafif olanıdır.
Hidrojen, evrenin kütlesinin %75’ini oluşturan ve evrende en çok bulunan elementtir.

Otomotiv pazarı, sürücüler için yeni seçenekler sunmaya devam ediyor. Önce hibrit (HEV), sonra da tam elektrikli (EV) araçlar piyasaya sürüldü. Bu araçları artık trafikte sıkça görüyoruz. Gelecekte trafikte görebileceğimiz bir başka araç türü de hidrojenli araba.
Doğaya karbon yerine sadece su buharı salınımı yapmasından dolayı çevrecilik konusunda zirvede olan bu teknolojinin yaygın bir şekilde kullanılması için ise birçok aşamadan geçmesi gerekiyor. Peki, tam olarak hidrojenli araba nedir ve hidrojenli araçlar nasıl çalışır?
Hidrojenli Araba Nedir?
Hidrojenli araba, adından da anlaşılabileceği üzere yakıt olarak hidrojen kullanan araçlara verilen isimdir. İçten yanmalı bir motor yerine elektrik motoruna sahip olduğu için tam elektrikli otomobil grubunda kabul ediliyor. Fakat çalışma prensibinin elektrikli araçlardan farklı olduğunu da belirtmemiz gerekiyor.
Hidrojen yakıtlı araçlar, “yakıt hücreli araç” ve “yakıt hücreli elektrikli araç” isimleriyle de karşımıza çıkıyor. Hidrojenli otomobillerde elektrikli motor, batarya ve yakıt hücresi bulunuyor. Buna ek olarak egzoz çıkışı da bulunduğu için bu araçların hem elektrikli hem de içten yanmalı araçlarla benzerlik gösterdiğini söyeleyebiliriz.
Hidrojenle Çalışan Arabanın Çalışma Prensibi
Hidrojenle çalışan arabaların çalışma prensibi, yakıt hücreleri üzerine kurulu. Bu araçlarda motor, aslında elektrikle çalışıyor. Fakat elektrikli araçlardan farklı olarak bu arabalar elektrik ile şarj edilmiyor. Hidrojen yakıtlı arabalarda bulunan depo, dolum istasyonlarında hidrojen ile dolduruluyor. Depodaki hidrojen ise elektriğe dönüşerek aracın çalışmasını sağlıyor.
Hidrojenin elektriğe dönüşme sürecinde yakıt hücreleri görev yapıyor. Yakıt hücresine iletilen hidrojen, burada oksijen ile tepkimeye giriyor. Sonrasında ortaya elektrik ve su buharı çıkıyor. Elektrik motoru, hidrojen molekülünden elde edilen elektrikle çalışırken aracın egzozundan sadece su buharı çıkıyor. Bu da aracın “sıfır emisyon” özelliğine sahip olmasını sağlıyor.
Hidrojenli araçlarda ayrıca bir batarya da bulunuyor. Bu bataryanın görevi ise araçtaki elektronik donanımları çalıştırmak. Rejeneratif frenleme gibi geri kazanım teknolojileri sayesinde bu batarya büyük oranda kendi kendine doluyor.
Hidrojenle Çalışan Araba Modelleri
Hidrojenle çalışan çok fazla araba modeli olduğunu söyleyemeyiz. Uzun zamandır gelişim aşamasında olan bu teknoloji, henüz yaygın bir şekilde kullanılabilecek kadar verimlilik sağlamıyor. Bu nedenle birkaç öncü marka dışında hidrojenli araç (fuel cell vehicle) üreten marka bulunmuyor. Öne çıkan markaları ise Honda, Hyundai ve Toyota olarak sıralayabiliriz.
Honda Clarity

Tasarımı ikonik Honda modellerine benzeyen Clarity, markanın elektrikli araç serüveninde önemli bir yer tutuyor. Kısa süreli şarj ile yaklaşık 500 kilometrelik menzil sunan yakıt hücreli Clarity ülkemize satışa sunulmadı. Hidrojenli modelin yanında elektriklisi de üretilen Clarity’nin üretimi 2021 yılının ağustos ayında sona erdi.
Hyundai Nexo

Hyundai, hidrojenli araba serüvenine Tucson markası ile başlamıştı. Sonrasında Tucson’daki teknolojileri daha ileri boyuta taşıyarak 2018 yılında Nexo’yu tanıttı. 5 dakikalık şarj ile 666 kilometre gidebilen 2023 model Hyundai Nexo ise SUV olarak tasarlandığı için fark yaratıyor.
İlk üretildiğinde Güney Kore’de satışa sunulan modelin 2023 modeli henüz sadece ABD’de satışta.
Toyota Mirai

Toyota Mirai de hidrojen ile çalışan araba modelleri arasında yer alıyor. Aslında Mirai, bu teknolojinin ilk örneklerinden biri. 2014 yılında tanıtılan araç 2015 yılının başında Japonya’da, sonunda ise ABD’de satışa sunuldu. Deposunda 5,6 kg hidrojen depolayabilen Mirai, ilk yıllarında tek depoyla 1003 kilometrelik menzil yaparak bu alanda rekor da kırmıştı. 2021 yılında ise 5 dakikada doldurulan deposuyla 1360 km mesafe katederek kendi rekorunu geliştirdi.
Hidrojenle Çalışan Arabalar Ne Kadar Yakar?
Hidrojeni yakıt olarak kullanan arabaların ne kadar yaktığıyla ilgili henüz net cevaplar vermek zor. Çünkü çok sınırlı bölgede, çok az sayıda hidrojenli araç kullanılıyor. Ülkemize geldiğinde hidrojen istasyonlarının nasıl ücretlendirileceği de henüz tahmin edilemiyor.
Ancak hem hidrojenin üretim maliyetinin yüksek olması hem de 5 dakikalık şarj ile yüzlerce kilometre gidilebiliyor olması, araçların dolum ücretlerinin de yüksek olabileceğini gösteriyor. Tabii fiyat/performans dengesinde yakıt maliyeti konusunda tasarruf sağlaması da mümkün. Ayrıca piyasadaki hidrojenli araçlar, her 100 kilometrede ortalama 0,55 kg yakıt tüketiyor.
Hidrojenle Çalışan Araba Avantajları ve Dezavantajları

Hidrojenle çalışan arabaların birçok yeniliğe sahip olmasına karşın yaygın bir şekilde üretilmemesi ve kullanılmamasının altında pek çok sebep var. Avantajları kadar dezavantajları da bulunduğu için bu tür araçların bir süre daha elektrikli araçların gölgesinde kalması bekleniyor.
Hidrojenli araçların en önemli avantajlarından biri, sıfır emisyonlu olması. Dışarıya sadece su buharı çıkardığı için çevreyi kirletmiyor ve doğaya zarar vermiyor. Fakat hidrojen üretimi için ciddi bir enerji gerekiyor ve üretim süreci tam olarak “çevre dostu” değil. Bu detay da dezavantaj olarak kabul ediliyor.
Bir diğer avantaj, hızlı dolum ve uzun menzil birleşimi. Hidrojenli arabaların yakıt doldurma süresi 3 ila 5 dakika arasında değişiyor. Hidrojen dolumu bu kadar kısa sürerken dolu bir depoyla ortalama 500 – 600 kilometre gidebilmek mümkün. Bu avantajların karşısında dezavantaj olarak istasyon yetersizliği bulunuyor. Henüz yeterli sayıda hidrojen dolum istasyonu olmadığı için bu araçların deposunu doldurmak zor oluyor.

Elektrikli araçlarla birlikte karbon salınımının azaltılması için çalışılırken, yeni bir tartışma da dünyayı ikiye bölmüş durumda, gelecekte pille çalışan elektrikli araç mı yoksa hidrojenle (yakıt pili) çalışan elektrikli araç mı tercih edilecek?
Yakıt piliyle çalışan araçlar kendi elektriğini kendi üretiyor. Bunu da yakıt pilindeki elektrokimyasal reaksiyonla, depodaki hidrojenin havadaki oksijenle reaksiyonu sonucunda elektrik enerjisi ve su açığa çıkmasıyla sağlar.
Şarj ederek pili doldurmak yerine, tıpkı LPG’li araçların yakıt almasına benzer şekilde, 3 dakika gibi kısa bir zaman diliminde, hidrojen gazını aracın deposuna dolduruluyor. Bu arada hidrojen gazi havadan 14 kat daha hafif olduğu için herhangi bir sızıntıda ve tutuşma durumunda yanma henüz tehlike arz etmeden önce çok hızlı bir şekilde dağılıyor. Bu da propana, petrol türevlerine göre daha güvenli olmasını sağlıyor.
Hidrojen birim kütlede en fazla enerjiyi depo eden yakıt, gram başına 33 kcal enerji depolar. Petrol ise gram başına 11 kcal enerji depolayabiliyor.

“1 kg hidrojen, 1 kg lityum-iyon pilin depo edebileceğinden 236 kat daha fazla enerji depo edebilir”
Hidrojen ile çalışan araçların sadece pille çalışanlara göre en büyük avantajlarından birinin de dolum süresi olduğunu kaydeden Adilak, “Pille çalışanların şarj süresine bakıldığı zaman hidrojen tüpünün 3 dakika gibi kısa sürede doluma ulaşması en büyük avantajlardan biri. Ayrıca büyük batarya kütlesi yerine hafif hidrojen tüpleri olduğu için bu araçlar hafiflik avantajı var. 1 kilogram (kg) hidrojen, 1 kg lityum-iyon pilin depo edebileceğinden 236 kat daha fazla enerjiyi bünyesinde depo edebilir. Eğer aracınızın boyutu büyürse artık batarya ciddi bir ağırlık dezavantajı yaratır” diyor.
Araç boyutunun küçülmesinin ekstra karbondioksit salınımında da azalmayı[2] sağladığını belirten Adilak, hidrojenle çalışan araçların avantajı büyük araçlarda ve uzun menzilde daha net şekilde ortaya çıktığını dile getiriyor.
